TheMagger röportajı şimdiye kadar yapılan röportajlarından hem soru ve cevapları hemde görselleriyle farkli bir bakış açısıyla yapıldığından blogda paylaşmak istedim. Bu ekibin her işi farklı oluyor gerçekten. Neyi nasıl anlatacaklarını gayet iyi biliyorlar.
TheMagger'a başarılar dileyip, sizi röportajla başbaşa bırakıyorum. Bu arada görsellerden Marilyn'li kitap ayracı olan Falan Filan benim ;)
Keyifli okumalar...
Aşk, Ayrılık, İhanet, Seks… Bu dört kelimeye sığan bir hayat Oben Budak’ın çok konuşulan ilk kitabı “Falan Filan”ın içinde yatıyor. 30′lu yaşlarında bir kadının metropolitan hayata serzenişi ve aşkın hayatlarımızda kapladığı acımasız ve bir o kadar da vazgeçilmez yerini sivri ve cesur bir dille anlatan kitap, modern zamanlardaki doyumsuzluğumuz ve sevgiye olan açlığımızın da zekice işlenmiş bir hicvi aynı zamanda. En büyük aşkların bile zamanla “falan filan”a dönüştüğü gerçeğini Oben Budak’ın kaleminden okuyoruz. Peki, Oben Budak yarattığı karakterler ile aynı fikirde mi?
Çok uzun oldu başlayalı, tam olarak hatırlamıyorum ama buhranlı bir dönemimdi, yaşadığım bir ayrılığın sonunda eve kendimi kapatıp sürekli yazı yazıyordum. Hayata karşı biraz sinirliydim sanırım. Sonradan yazdıklarımı okuduğumda bu kadar sevimsiz biri haline dönüşmeme güldüğümü hatırlıyorum. O an kitap fikri kanıma girdi. Zaten hep istediğim bir şeydi ama insan sürekli bir kırılma noktasına ihtiyaç duyuyor işte.
Bir erkeğin, bir kadının ağzından ve bakış açısından kitap yazması kolay olmasa gerek. Bir kadının duygularını bu kadar iyi nasıl anlatabildin? Bu kadınları çok iyi tanıyorsun anlamına mı geliyor?
İyi tanıyorum evet, çok kadın hikayesi dinlemişliğim var. Bakış açım onlara yakın sanırım, bu yüzden gelip derdini benimle paylaşan çok arkadaşım vardır. İnsan bir süre sonra aynı şeyleri duymaya başladığını fark ediyor. Kadınlar ayrı ama dertleri üç aşağı beş yukarı aynı!
Ana karakter Bige’nin yaşadığı olaylarda ve karakterinde Oben Budak’ı görüyor muyuz?
Muhakkak görüyoruzdur. Ben her ne kadar kurmaca bir dünyada hayal ettiğim bir kadının hayatını anlatıyor da olsam, beynimin süzgecinden geçerken eklemeler oluyordur. Bu birine anlattığınız hikayede tamamen tarafsız olamamanız gibi bir durum. Ama Bige kadar renkli bir hayatım olsa daha ne isterdim ki?
Bige’nin hayatına bu kadar erkek girmiş ve hala giriyor. Peki sence neden Adrien? Neden en çok ona aşık olmuş?
Baktığında en doğru adam o. Diğerleriyle hep bir sorunu var Bige’nin ama Adrien’e söylediği kötü sözler bile çok naif. Onun sinema bileti almadığından, plan-program yapmadığından vs. yakınıyor. Yani her ilişkide olabilecek normal sıkıntılar. Ha bir de onu bir başka kadın için bırakıp gitmesi de önemli bir detay. Belki Adrien terk etmese bu kadar özel olmayacaktı, insan beyni çok karışık, öyle tuhaf şeylere boyun eğiyoruz ki.
İyi gidiyormuş gibi gözüken ilişkilerde bile ihanet oluyor. Bu neden sence? Kısaca, Adrien neden Bige’yi “başka bir kadın için” bırakıyor?
İlişkinin iyi gitmesi yeni bir beden aramamak için yeter sebep değil. İnsanlar çok farklı, kimine bir kişinin huzuru yetiyor ama bazıları araya taze kan istiyor. Keşke ihanet olarak bakılmadan başkalarıyla ilişkiye girip hayatlarını sürdürebilse insanlar. Çünkü biliyorum ki çok iyi giden ilişkiler bile gecelik yatak maceraları yüzünden kırılıp, bükülüyor. Ben çiftlerin birbirine karşı daha anlayışlı olmalarından yanayım. Birbirinin gözüne soka soka yatıp kalkmak değil tabi ki bahsettiğim ama daha özgür ilişkiler tercihim. Zaten işi sıkı tutsanız da aldatacak olan adam aldatıyor.
Aldatılmayı hoş karşılayanlardansın yani?
Bu güne kadar anladığım bir aldatılma hikayem olmadı. Ama ben de çok üstüne düşmediğim için açığa çıkmamış olabilir. Eğer ilişki güzel gidiyorsa ufak kaçamaklar için ortamı germeye gerek yok diye düşünüyorum. Zaten aşk dediğin şey zor yakalanıyor, böyle bonus’ları da olsun.
Falan Filan sosyal medyayı kasıp kavurdu, Tektekçi’de shot adı oldu, Instagram’da tüm plajlarda Falan Filan’lı fotoğraflar paylaşılıyor… Bu kadar büyük bir ilgi olacağını tahmin ediyor muydun? Sence bunu nelere borçlusun?
Yok, bu kadarı benim için bile fazla oldu. Tabi ki artık ürün satışında yan desteklerin önemli olduğunu biliyorum. Sonuçta bireysel olarak hepimizin birer “ürün”e dönüştüğü bir çağdayız. Bu yüzden romanımı insanlara tanıtmak adına gazeteye reklam vermenin yeterli olmayacağını biliyordum, bu yüzden de oturup kafa patlattık. Stratejik planlarımı kurduğum güçlü bir ekibim var, çok şanslıyım bu yüzden. İnsanların ilgisini çekerken bir de benden sıkılmamalarını sağlamam gerekiyordu. Zordu ama güzel oldu.
Aşağıdaki karakterleri 3 kelime ile tanıtabilir misin bize?
*Bige: deli, harbi, içimizden biri
*Adrien: beyaz atlı prens
*Emre: seks, seks, seks
*Uzay: en sevmediğim insan tipi
*Demir: çekici, dalavereci, ömür tüketici
*Berk: bebek, büyümesi lazım
Bige’yi okuyunca aslında etrafımızdaki tipik bir 30′lu yaşlarındaki bekar kadını görüyoruz karşımızda. Konuşulmayanları yazan bir yazar olarak, kadınların yaşadıklarını (cinsel hayatları, erkeklerle ilişkileri…) topluma karşı gizlediklerini düşünüyor musun?
Kadınlar bu anlamda büyük üçkağıtçı. Öyle kadınlarla tanışıyor ve yaptıklarına şahit oluyorum ki, ağzım açık kalıyor. Kadınlar erkeklerden çok daha agresifler bu konuda. Erkek bir kere “hayır”ı duyunca geri çekilir en azından, kadınlar elde edene kadar savaşıyor, taciz ediyor. Çok da fazla dillendirmediği için bu konuları melek melek dolanıyorlar etrafta ama birer seks makineleri aslında.
Bu kelimelerin hayatımızdaki yerlerini açıklar mısın?
*Aşk: İllüzyon, karşımzıdakinin hareketlerinden çok kendi beynimizin uydurduğu bir sanal gerçeklik hali.
*Ayrılık: Aşk illüzyonumuz sona erdiğinde oturup üzülme seanslarına verdiğimiz an. Bence itiraf etmemiz lazım, hepimiz acı çekmeyi seviyoruz.
*İhanet: Bakış açısına göre değişir. İlişki tazelemek adına gerekebilir. Ama bitmiş bir ilişkiyi ortaya çıkarmak adına yapılıyorsa çok çirkin.
*Seks: Her şey onun suçu! :)
Aşk ile takıntı arasında nasıl bir bağlantı var sence?
Aşk takıntı haline geldiyse çok tehlikeli, korkulması gereken bir durum. İşin kötüsü her ne kadar çevreniz bu konuda sizi uyarsa da ilerlemeye devam edip kendinizden çok şey verirsiniz. Ben takıntı haline getirdiğim bir ilişki yaşamıştım, çok ama çok yorucu.
Sence en büyük aşklar bile “Falan Filan” halini alıyor mu? Kitabın adını buna göre mi seçtin?
Kesinlikle böyle bu durum. Ne yaşarsanız yaşayın “Falan Filan” halini alıyor herkes-her şey. Önemli olan güzel anılar biriktirebilmek, kimse için göz yaşı dökmeye değmiyor. Nasıl olsa hep daha iyisi geliyor.
Kitapla ve kariyerinle gelecek planlarını öğrenebilir miyiz?
Kitapla ilgili bir devam projesi var kafamda, onu gerçekleştirebilirsem çok mutlu olacağım. 1 Aralık’ta yayımlanacak bir de single projem var. Hayatı bir proje haline getirdim gidiyorum bakalım…
4 Eylül 2012
Röportajın orjinal hali: http://www.themagger.com/herkes-ve-her-sey-falan-filan-olunca-oben-budak-roportaji/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder