Kedisi Dita'yı, Madonna'yı ve güneşli havayı sever. Kısaca tarifi "Columnist, author, DJ, born in İstanbul, leo, big, bold, beautiful, star & rich'dir.

24.12.2011

Oben's Merry Christmas Party :)

Oben'in artık geleneksel hale gelen yeni yıl partisi dün akşam yapıldı. 
Birçok arkadaşının katılacağı gece için ilk olarak çam ağacı bütün ihtişamıyla süslendi.
Leziz yemekler yapılıp, içkiler hazırlandı.





Her şeyin kusursuz olması için hazırlıklara saatler öncesinden başlayan ev sahibimiz, bakalım yemek için neler hazırlamış :)




Hepsi nefis görünüyor:)


Gecenin olmazsa olmazı 'hindi' :)


Koko hindiyi nasıl keseceğini düşünüyor amaaaa

gördüğünüz gibi çok becerikli :)

 
 Yemeklere göz attıktan sonra gece katılan 
Alexander Kokoskeriya, Esin Övet, Didem Özgen, Ezra Çetin, Ufuk Onur Tapan(Niceboys), Onur Yılmaz'ın fotoğraflarına bakalım.


   Esin, Oben, Didem, Ezra


Esin, Oben


Oben, Didem


Oben, Ezra


Koko, Onur, Oben, Niceboys


Esas adam ve melekleri:)
Koko, Ezra

Niceboys :)


Gecenin müzikleri de tabiki Discoben'e aitti :)


Pozunu yerler :)

Bu yemeğin en çok Dita'yı sevindirdiği gözlerinden anlaşılıyor.
Çünkü gecenin sonunda hindi ona kalacaktı :)))





Gördüğünüz gibi öylede oldu :))



Oben'in misafirlerine güzel bir gece yaşattığı kesin.  
Darısı seneye... :)

16.12.2011

NİCEBOY OBEN BUDAK...

Ceket: Que / Gömlek: D&G Beymen Blender / Pantalon: Bespoke Beymen Blender / Ayakkabı: Tod's Beymen Blender

CAHİLLİĞE GELEMİYOR, MUTFAKTA HARİKALAR YARATIYOR, AŞKA TAPIYOR

Her sektörde parmağı var, elini attığı her şeyi en güzel haliyle yapıyor. Bu kadar sakin görünüp bu kadar enerji dolu olan bir kişiye pek rastalayamazsınız. VJ’likten gazeteciliğe, oradan DJ’liğe varan bir süperman kariyer hikayesi; Oben Budak.

SUPERMAN TADINDA!
Sürekli partiliyorsun, her yerdesin nasıl hala canlı ve fresh kalabiliyorsun?
Evet çok partiliyorum ama uyku düzenime ve spora da gerekli kıymeti gösteriyorum. Yemek konusunda da oldukça titizimdir. Kızartma, tuz, ne kadar zararlı şey varsa benden uzaktır. İçkiyle zaten zarar veriyorum, bari diğer yerlerden kapatayım diye uğraşıyorum. Hayatım yeşillik çiğneyerek ve bitki çayları içerek geçiyor. Dişlerim yosun bağlayacak diye korkuyorum aslında. Bir de pozitif bakış önemli tabii. çok sarhoş olsam bile “bir daha içmiicem abi” tirplerine girmiyorum ben, yaşadım mı yaşadım, mutlu muyum, mutluyum, what is next o zaman...

Televizyon, gazete, dergi ve dj bu geçiş kendinle ilgili bir süreç mi? Yoksa aradığını bulamadın mı?
Arkadaşlarım da benimle dalga geçiyor, bir iki sene de DJ’likle takılıp sonra ne yapacaksın diyorlar. Ama kimse merak etmesin, önümüzdeki 10 senenin programı hazır. Çok hain planlarım var doğrusu.

İstanbul fashion Week’te modaya müziğinle destek verdin. Tasarım yapmayı düşündün mü? Tasarımcı olarak karşılaşırmıyız günün birinde?

Ya evet, son dönemde yaşadığım en büyük heyecanlardan biriydi. Çok keyif aldım defile müziği hazırlamaktan. Ama evet, işi biraz daha ileriye götüreceğim sanırım. İlk etapta bir papyon line’ı çıkaracağım. O kadar çok kişi “bunları nerden buluyorsun” diye soruyor ki, sırf beni rahat bıraksınlar diye böyle bir hizmete girişeceğim.

Yazılı medyadasın ama bloggerları destekliyorsun, sence yeni medya patronları bloggerlar mı?
Tabii ki destekliyorum, çok başarılısınız çünkü. Ama “yeni medya patronları” diye bir sıfat eklemek biraz abartı değil mi yavrucum. Şunu bilelim, dünyayı kurtarmıyoruz, dünyayı değiştirmiyoruz. Hayallere kapılıp gitmek büyük hata olur. Ben yazılı medya-blogger’lar arası bi önem sıralaması olmadığını savunuyorum sadece. Sen birçok moda yazarından daha iyi bir blog hazırlıyorsun, keyif alıyorum. Ama kendini benim okuyucu sayıma rakip görüp, benden daha önemli zanneden kişilere de üzülüyorum. Birkaç moda dergisinde adı yayınlanan kafayı yiyor. Bir sakinleşin arkadaşlar, ortada gazeteci-blogger savaşı yok. Kişilerin önemi var bu hayatta, title’ların değil.


                                                      


KİMSENİN DENEMEDİĞİNİ DENEMEYE CESARETİM VAR!

Stilini nasıl anlatırsın?

Stilim çabuk değişiyor benim doğrusu. Ama ortak noktaları rahat olması. Bir ara papyon takıyordum biliyorsun, Tanrım ne kadar rahatsızdı! Ama çok şık yapacak bir şey yok. Şu ara birbiriyle alakasız gibi gözüken parçaları bir noktada buluşturup, o şekilde şık olmaya taktım. Parça parça incelendiğinde berbat ama resmin toplamına bakıldığında kimsenin bir şey diyemediği şeyler giyiyorum. Ben her şeyi giyerim doğrusu, olmuş olmamış çok derdim değil. Kime neye göre olmamış zaten, yok ki iyi giyinmenin cevap anahtarı, koyun üstüme çıksın yanlışlar

Gardrobunda olup hiç giymediğin bir şey var mı?

Marka diye indirimden aldığım bir sürü saçma şeylerim var tabii. Her tarafı fermuarlı Dolce&Gabbana bir pantolonum ve korkunç ötesi Raf Simons ayakkabılarım var. Neden atmıyorum ben de anlamıyorum, neyin moda olacağı hiç belli olmuyor ya, stresteyim.

Peki, hayatta giymem dediğin bir şey var mı neden?

30’unu devirmenin en güzel yönlerinden biri de hayattan yeterli dersleri alman. Asla asla denmeyeceği de bunlardan biri. Hele ki kıyafet konusunda böyle bir tavrım olamaz. Şimdiye kadar neler neler giydim, bundan sonra da öyle olur herhalde. Fakat en haz etmediğim şeyler yüksek bel pantolonlar, Allah hiçbir erkeği yüksek bel pantolon giymeye muhtaç etmesin!

Alışveriş yaparken nelere dikkat ediyorsun?

Kimseyi inandıramam herhalde ama benim alışveriş yaparken harcadığım total vakit 50 dakikayı geçmez. Aşırı sıkılıyorum bir şeyleri denerken. O yüzden vitrinini beğendiğim bir mağazaya girip rafları şöyle bir karıştırırım. Güzel kombin yapıyorum sanırım, yoksa düşünerek aldığım tek bir parçam yok. Bir şekilde giyiyorum işte.

Sence niceboy olma kriterleri nelerdir?

Bunu ben nereden bileyim, seçici kurul sensin, senin bilmen lazım.


Hepsi Serdar Uzuntaş Beymen Blender


BİZCE NİCEBOY!

Zamanda yolculuğa çıksan kendinle ilgili hangi anıyı tekrar yaşamak isterdin?


Böyle sorunca hep bir iki haftalık şeyler aklıma geliyor ama sanırım daha geriye gitmeliyim. O zaman Zincirlikuyu’daki İmaj stüdyolarında piyano başındaki Sertab’a ilk şarkı söylediğim ana geri dönmek isterdim sanırım. O nasıl bir heyecandı. 19 yaşındasın, karşında Sertab var ve sen ona şarkı söylüyorsun. Hatta beni beğensin diye en kazık şarkılardan “Onursuz Olmasın Aşk’ı söylemiştim, ne özgüvense. O an ve Sertab’ın yorumları hala kulağımda. İnsan belki de böye bir soru karşısında geriye dönüyorum madem, hatalarımı düzelteyim diye düşünebilir. Ama ben hatalarımdan o kadar memnunum ki, onları yapmasam/yaşamasam şimdiki kendiyle barışık kişiliğime geri dönemezdim. Tabii ki bazı hatalrım aklıma geldikçe, “oğlum sağlam gerizekalıymışsın ha” diye kendimle dalga geçtiğim oluyor. Fakat o hatalar bir sonraki hamlemin gidişatını belirlemiş sonuçta...

Zamanı ileri alsak ne hayal ederdin?

Çocuk! Kesinlikle çocuk! Sevgilimle beraber büyüteceğim bir çocuk. Zaten bu bir sürü şeyi anlatıyor. Demek ki hayatım iyi, çocuk yapmışım, demek ki hayatımı paylaşacak biri var ki çocuk büyütüyoruz...

Seni en çok ne kızdırıyor? Bu kızgınlıkla baş edebiliyor musun?

Insanlar liseden mezun oluyorlar ama hayatın sürekli o kadar bilgiyle geçeceğine inanıyorlar. Kişisel gelişimle, genel kültürle ilgilenen yok. Bu da sıradan hayatınızda birçok konuyu anlayamamanıza, kafanızın basmamasına sebep oluyor. Vizyon denen şeyin önemini fark etmeden, herkes her konuda fikir yürütüyor. Bir de kendi hayatları hakkında değil, başkalarının hayatları hakkında fikir yürütüyorlar. Ben buna kızıyorum işte. Sen önce kendini düzelt, başkasına harcayacağın vakti kendine harca. Birini eleştiriyorsan, kendinden kaçtığın noktalar vardır çünkü.

Senin çok iyi yemek yaptığına dair efsaneler var? doğru mu? En güzel neyi yapıyorsun?

Yapıyorum cidden, şu ara çok vakit bulamasam da hemen her şeyi yapabilirim. En iyi pasta-tart ayarında şeyleri yapabilirim galiba. Ama skinny jean modası çıktığından beri evde bu tip şeyler yapmamaya gayret gösteriyorum.

Seni ne heyecanlandırır? Heyecanını ne öldürür?

Aşk! Az ama öz bulunduğu için sanırım. Daha önce yapmadığım şeyleri denemek de heyecanlandırıyor. Heyecanımı öldürmek kolaydır malesef. Çok heyecanlandığım şeylerde çabuk da kırılganlaşabiliyorum. Ama ben de bir heyecan var öldür öldür bitmez!

Doğanın sana vermesini isteyeceğin en büyük özellik ne olurdu ?

Doğadaki her şeyle konuşabilmeyi çok isterdim. Yolda gördüğüm bir kedinin derdini dinlemek, ağacın bilgeliğinden yararlanmak isterdim doğrusu. Tabii eve gelen sivrisinekleri de “lütfen evimden çıkın yoksa sizi vurmak zorunda kalacağım” diye uyarmak da fena olmazdı.




Hepsi Serdar Uzuntaş Beymen Blender


10 sene sonraki hayatında bugünden farklı neler olacak?

Bilmem, herhalde sadece para daha çok olur. Şu an huzuru, aşkı, kariyeriyle yeter konumdayım. Ama aslan burcu olduğum için sürekli elimde “daha” kartıyla dolaşıyorum. 10 sene içinde Londra’ya yerleşmiş olsam da fena olmaz hani. Yazları da Barcelona’ya gideyim mesela. Hayat bu, umarım 10 sene sonra tekrar bu röportajı okuduğumda ne salakmışsın Oben demem kendime J

Yarın kalktığında başka bir ülkede uyanacaksın... Hangi ülke olmasını isterdin? Neden?

Ne olur Bali’de uyanayım. Şezlong ve güneş tatiline çok ihtiyacım var. Abimler de yeni Bali tatilinden geldi, 10 dolar’a vücudunun mıncıklanmadık yerini bırakmamışlar. Bütün gün denize girip güneşlenip masaj yaptırmak istiyorum. Arada kumsal sevişmeleri de fena olmaz. Anlatırken bile içim gitti doğrusu.

Yeni yılda gerçekleştirmek istediğin dilekler neler?

Dileklerimin üzerinden, saat 12’de kırmızı Calvin Klein’ımı giyerken geçeceğim, sana söyleyemem. Sahip olduğum güzellikleri, huzuru korumak yeterli. Çalışınca işsel başarıyı elde ediyorsunuz zaten. Ama ille bir şeyler dilemem gerekiyorsa insnalara akıl fikir dileyebilirim...


Triko Marc by Marc Jacobs Beymen Blender / Şort: Serdar Uzuntaş Beymen Blender






Photography: Deniz Özgün

Styling: Ufuk Onur Tapan @niceboys

Make-up: Samet Kilci

Edited: Joelle Dana










Bu mükemmel röportaj ve fotoğraflar için Niceboy ve ekibini tebrik ediyorum.
Bu ve daha fazlası için niceboys'un sitesi 'ni ziyaret edebilirsiniz.